Erdoğan: Almanya’dan daha fazla dayanışma bekliyoruz
Erdoğan’ın açıklamalarından satır başları;
Savunma sanayi alanındaki işbirliğimizi de ikili ilişkilerimize ve müttefiklik ruhuna uygun şekilde ilerletmek arzusundayız. Türkiye ve Almanya’nın savunma alanında ortak üretim projelerini konuşacağını ümit ediyoruz.
Turizm alanındaki işbirliğimiz her geçen gün gelişmektedir. 2023’te 6 milyon aşkın Alman turisti ülkemizde ağırladık. Almanya’yla ikili ilişkilerimizin en müstesna ortak paydası güçlü beşeri bağlarımızdır. 63 yıl önce Sirkeci Garı’ndan uğurladığımız insanlarımızın sayısı 3,5 milyona ulaştı. Türk toplumu gurbetçilikten çıkarak Almanya’nın sosyal, ekonomik, kültürel ve akademik hayatında kritik rolleri üstlenmeye başladı.
Vatandaşlarımızın kültürden sanata, siyasetten bilim ve ticarete kadar her alanda önemli başarılarına şahit oluyoruz. Alışılagelmiş kalıpları yıkan, önyargıları kıran Türkiye-Almanya arasında beşeri köprü vazifesi gören tüm vatandaşlarımızla gurur duyuyoruz.
“Almanya’dan daha fazla dayanışma bekliyoruz”
Türk toplumunun eşit katılımlı entegrasyonuna önem veriyor teşvik ediyoruz. Yeni Alman vatandaşlığı yasasını kıymetli bir adım olarak görüyoruz. Avrupa’yla birlikte Almanya’da yükselen İslam düşmanı, yabancı karşıtlığına karşı endişelerimiz artıyor.
25 Mart tarihinde yaşayan menfur hadisenin tamamen aydınlatılması, sorumluların cezalandırılması konusunda düşüncelerimi paylaştım. PKK, YPG, FETÖ gibi terör örgütlerle mücadelede daha çok işbirliğine ihtiyacımız bulunuyor.
Alman makamlarından daha fazla destek ve dayanışma beklediğimizi ifade ettim. Türkiye-AB ilişkileri gündemimizde yer aldı. Gümrük Birliği, vize serbestisini ele aldık. Sayın Cumhurbaşkanıyla bölgesel ve küresel gelişmeler hakkında görüş alışverişinde bulunduk.
“İsrail’in katliamları gündemden düşürme çabalarına prim verilmemesi gerekiyor”
Gazze’de yaşanan benzeri görülmemiş zulmün son bulması çağrısını yineledim. Netanyahu tüm bölgemizin güvenliğini tehlikeye atıyor. İsrail yönetiminin insanlık suçlarını, katliamlarını gündemden düşürme çabalarına prim verilmemesi gerekiyor.
“Türkiye olarak kararlı, vicdanlı ve cesur bir duruş sergiledik”
İsrail’in saldırıları devam ettikçe bölgesel ve küresel tehditlerinin arttığının herkes bilincindedir. Masumların ölüm, açlık ve sefalete mahkum edilmesinin ıstırabının unutulmayacağını biliyoruz. Türkiye olarak kararlı, vicdanlı ve cesur bir duruş sergiledik. Ateşkesin sağlanması, kesintisiz ve yeterli insani yardımın Filistin halkına yönelik çabalarımızı artırarak sürdüreceğiz.
2024 Avrupa Futbol Şampiyonası’nın finalleri Almanya’da düzenlenecek. Milli takımımız da bu turnuvada mücadele edecek. Turnuvada yer alacak tüm ekiplere ve takımlara şimdiden başarılar diliyorum.
Erdoğan net konuştu: o iş bitti
Başkan Erdoğan bir gazetecinin İsraille ilişkilerle alakalı sorduğu bir soruya şu şekilde cevap verdi;
İsrail ile yoğun ticari ilişkileri artık ayakta tutmuyoruz. O iş bitti. Bunu da kısa zaman önce Dışişleri Bakanım açıkladı. Fakat şunu bilmenizi istiyorum; şu anda İsrail’in Gazze’ye yaptığı saldırılardaki ölüm sayısı ne yazık ki 45 bini buldu. Bu rakamı bir kenara koymamız söz konusu olamaz. Yaralılar 75 bini buldu.
Bu yaralılar içerisinde durumu ağır olanların bir kısmını ülkemizde tedavileri devam ediyor. Tabii çocuk, kadın, yaşlı büyük bir burada maalesef ağır manzara var.
Bu manzarayı Alman dostlarımızın görmesi lazım. Bu kadar Gazze-Filistin tamamiyle yerle yeksan olmuş, her taraf yıkılmış, böyle bir durumda. Kaldı ki, İsrail’le Gazze’nin silah, mühimmat, araç gereç bunlar zaten mukayese edilmez. Bunları görerek değerlendirmeyi yapmak lazım. Tüm Batı kimin yanında yer alıyor? İsrail’in yanında yer alıyor.
Daha sonra sözü alan konuk Cumhurbaşkanı, şunları söyledi:
“Burada misafiriniz olmaktan çok mutluyum. Hemşehrilerinizin konukseverliğini birebir yaşadım. İstanbul, Gaziantep, Ankara’ya davetiniz için teşekkür ederim. Görüşmelerim son derece yararlı oldu. 2 yıl önce Rusya’nın Ukrayna’ya saldırı savaşından çok kısa süre önce görüştük. İkinci görüşmemiz Berlin’de, kasım ayında, Hamas’ın saldırısından 1 ay sonraydı.
Bu iki olay tehlikeli bir zamanda yaşadığımızı gösteriyor. Bu gerçekler bizim siyasi hayatımızı ne kadar da etkilese ilişkilerimiz zengin ve uzun geçmişe dayanıyor. Benim için diplomatik ilişkilerimizin başlamasının 100. yılında Türkiye’ye gelmek çok önemliydi.
Özellikle insani ilişkiler bizim bağlarımızı özel kılıyor. Dünyadaki hiçbir ülkeyle Almanya’nın bu kadar yoğun, dostane, ailevi ilişkileri yoktur. Yaklaşık 3 milyon Türkiye kökenli insan, 4 kuşak önce işgücü anlaşmasının 1961’de imzalanmasından sonra Almanya’da yaşıyor. Onların öyküleri bizim ülkemizi şekillendiriyor. Siyasi hayattan, ekonomi ve kültür hayatında bu kuşakların temsilcileri bana ziyaretimde temsil ediyor.
100 yılı aşkın bir süre önce zanaatkârlar Almanya’daki yoksulluktan kaçarak Türkiye’ye gelmişlerdi. 20’li yıllarda Alman bilim adamları, mimarlar gelmişlerdi. Nazi Almanyasında baskıya uğrayan çoğu Yahudi olan aileler buraya geldiler. Bugün Ankara Üniversitesi’nde bu konuda yeni bilgiler edindim.
Tarihi bağlılığımız son derece güncel. 1 yıl önce güneydoğusunda yaşanan depremi yaşadık. İnsani yardım kuruluşları, doktorlar çok kısa sürede geldiler. Tabii ki Almanya’dan çok yoğun maddi destek de sağlandı.
Dün deprem bölgesini ziyaret ettim. Orada yeniden inşa çalışmalarının ne kadar takdire şayan olduğunu ifade ettim. Burada aynı zamanda Suriyeli göç menler de depremin mağdurları oldular. Onlarla da konuştum. Almanya olarak depremzedeleri unutmayacağız, desteklemeye devam edeceğiz.
Hep birlikte iki ülke arasındaki ticaretin 55 milyar avro hacmiyle yeni rekor seviyeye ulaştığını söyledik. Türkiye’deki finans politikalarındaki reformlar Avrupa’da takdirle karşılanıyor. Bana refakat eden Maliye Bakanı da bilgi verdi. Ülkelerimiz zor dönemlerden geçiyoruz. Ekonomik ilişkilerimizi daha geliştirmek zorundayız.
“Almanya ve Türkiye birbirinden vazgeçemez”
Türkiye-AB arasındaki ilişkiler konusunda basın özgürlüğü, hukuk devleti ilkeleri son derece önemli. Almanya, AB zirvesi sırasında bu konuda somut ilerlemelerinin kaydedilmesi konusunda çaba harcamamız gerektiğini söyledik.
Türkiye’nin gayretli bir sivil toplumu var. Ülkelerin iyiliğini isteyen, çabalayan insanlar var. Türkiye’ye dinamik, demokratik Avrupa’ya yönelen gelişim diliyorum. Biraz önce söylediğim gibi dünyadaki gelişmeler hepimizi endişelendiriyor. Sayın Cumhurbaşkanıyla bunu da ele aldık. Özgüvenli yeni ülkeler ortaya çıkıyor. Türkiye ile Almanya aslında tek ortaklar değil. Biz özellikle iki ülke olarak birbirimiz için vazgeçilmeziz. Birbirimize ihtiyacımız var NATO’da, G20’de.
Ortak çıkarlarımızı ön plana çıkarmalı, ortak çözümler bulmalıyız. Kıbrıs konusunu ele aldık sayın Cumhurbaşkanıyla. Rusya’nın Ukrayna’ya saldırı savaşı da önemli konuydu. ABD’de uzun süredir beklenen siyasi kararların verilmiş olmasından memnuniyet duyduğumuzu ifade ettik.
“Gazze savaşı’nı durdurma konusunda Türkiye’nin önemli bir görevi var”
Türkiye’nin de Ukrayna’yı desteklediğini biliyoruz biz de aynı şekilde bu desteği vermeye çalışıyoruz. Bu desteği askeri ve ekonomik açıdan sürdüreceğiz.
Hamas bu vahşice saldırıyla İsrail’e 1200 kadını, erkeği ve çocuğu öldürdü. 6 ayı süredir 300’ü aşkın rehineyi hala tutuyor. Bize göre 7 Ekim saldırısı olmasaydı Ortadoğu’daki bu savaş olmazdı. Aynı zamanda ortak hedeflerimizi tekrar vurguladık. Gazze’deki insani durumu düzeltmek zorundayız. Savaşın bölgeye yayılmasını engellemeliyiz. Bu konuda da Türkiye’nin önemli bir görevi var.
Sayın Cumhurbaşkanı ile birlikte hepimizin bölgedeki ilişkilerimizi kullanmamız gerektiğini konuştuk. Özellikle rehinelerin serbest bırakılması için.
Hemfikir olduğumuz bir konu Filistinliler için siyasi perspektif olmadan orta ve uzun vadede İsrail için güvenlik sağlanamaz. Bu siyasi perspektif iki devletli bir çözüm olabilir. Bu konuda adım atmalıyız.
Bu zor dönemlerde Türk-Alman ilişkilerine yeniden ivme kazandırmalıyız. Çok yoğun detaylı görüşmelerimiz sonrasında size tekrar davetiniz için tüm gönlümle teşekkür etmek istiyorum. Konukseverliğiniz ve açıksözlülüğünüz için teşekkürler.
Aslında yüzeysel olduğunu düşünmüyorum ilişkilerin. Bu ziyaretle ilgili tartışmaların yüzeysel olduğunu düşünüyorum. Ben bu kadar çeşitli, kalabalık bir heyetin refakat ettiğinden çok mutlu oldum. Onlar Almanya’daki Türk insanlarının cemaatinin ne kadar çeşitli olduğunu gösteriyorlar.
Arif Keleş’in döneri de bu çeşitliliğin bir parçası. Yeni Almanya’yı çeşitlendiren bir şey bu. Bu yüzeyselliği artık geride bıraktığımızı düşünüyorum.